bugün

sevdiği entry'ler

düşün ki o bunu okuyor

Sana inanmışlığım seni de utandırıyor mu?

reddediyorum bu sistemin kurallarını

Son zamanlarda sıkça beynimin içindeki çarklarda dolanan bir ip misali kafamı kurcalayan düşünce.
Gülse birsel'in güzel bir cümlesi var.
"hayat kısa,bir tek güldüklerimiz,güldüğümüz anlar yanımıza kâr kalacak.yoksa oku,çalış,para kazan,kaybet,çocuk yap,aşık ol,aldatıl,aldat,yaşlan ve öl."

insan bir sistemin içinde bir döngü halinde devamlı aynı şeyleri tekrarlamak zorunda mıdır ?
bence değildir.Farklı olmak gerek bazan.Farklı sevmek gerek herkesin sevdiği gibi sevmeyin mesela.
herkesin kullandığı telefonu kullanmak istemeyin.
herkesin üzüldüğü şeylere üzülmeyin.
herkesin mutlu olduğu şeylerden de uzak durun.
farklı olabilmektir maharet.

ben 40 yaşındaki bir adamın elimi öpmeye çalışmasından sonra,
60 yaşındaki bir teyzenin oğluymuşcasına bana sarıldığını hissettiğimde,
sanki kızımmış gibi,sanki babasıymışım gibi beni öpen o ufak kız çocuğunu gördüğümde,
bu hayatta çok farklı senaryolar yazılabilirliğini,yapılabileceğini fark ettim.

erkek ve kadının aklı sadece sex'e çalışmasın lütfen artık.
ve lütfen.
tekrar lütfen.

"allah herkesi farklı özelliklerini gösterebilmeyi nasip etsin.Muhakkak bu dünya içerisinde farklı olmak isteyen reddediyorum bu döngü halinde işleyen sistemin kurallarını diyen nice güzel özellikli kadın ve erkekler olduğuna yürekten inanıyorum."

sözlük yazarlarının itirafları

bencillik yapmak istiyorum. Ama bu bile bencillik değil. Babamla birlikte yaşamak istemiyorum.
babamı sevmediğimden değil. seviyorum. ama bu farklı bi duygu ben eski hayatımı istiyorum.
ama bu olurkende babamla annemin barışmış babamın annemin ellerindeykenki şekilde olmasını istiyorum. eski evimi istiyorum. özgürce, paramca yaşamak istiyorum. moralim bozuk telefonda birine bişeyi anlatırken televizyonun sesinin kısılmamasını istiyorum. ya da bir şeyi anlatırken aşağı odaya inmeden anlatabilmek istiyorum. arduinoyla uğraşıp kod yazıp düşündüğüm projeleri gerçekleştirebilmek istiyorum. ama yapamıyorum. zihnim o kadar meşgulki yeni birşey öğrenmeme o şeyi kavramama engel oluyor. istediğim şeyi istediğim zaman yapmak istiyorum. mesela araba almak istediğim zaman hevesim kırılmadan milyar tane laf duymadan yapmak istiyorum. sonra hevesim kırılıyor isteğim kalmıyor. işte hep ben bu noktada arabaya kavuşmuş oluyorum. ya da şimdi motosiklet almak motovlog çekmek istiyorum. ama arabayı satmam gerekiyor. verdim satılığa üstüne para kalması gerektiği için değerinin üzerinde satmaya çalışıyorum (tıpkı değerinin üzerinde satın aldığımız gibi!) olmuyor. herkes benim gibi enayilik yapıp sonradan heveslenipte birine kıızılması üzerine almıyor demekki arabaları. hep hatalar yapıyorum. yaptığım hataları düzeltmek istiyorum. ama bir başka olayla karşılaşıyorum ve sürekli hatalarımı yineliyorum. öyle zamanlar oluyor ki yaptığım hatadan ders çıkarmam gerektiğini bildiğim halde hatadan ders almaya vaktim olmadan yeni bir hata yapıyorum.
evimde canım istediğinde bira içmek istiyorum. ama babam olduğu için yapamıyorum. çünkü ben içersem ona da almam gerek. canı istiycek biliyorum. bana denilen laf şu al sen iç odanda. baban ne dicek. babamın bişey o an demiycek ama bi başka zaman sen geçende içtin canım çok istedi söyleyemedim. hadi bugün de canım istedi al gel içelim dicek. tamam dicem kıramıcam ben 1 tane bile içemezken (ben içmeyi istemediğim için ) babam 6-7 taneyi içecek tabi bu arada sürekli bana bahsedecek şöyle yaptım sen yapma ben yapamadım sen yap. annenle beni barıştır. bu aileyi topla. sen bu ailenin benden sonraki erkeğisin ben toplayamıyorum sen yap. ben yapabilcek olsam 1324213423 gün önceden yapardım diyemem. desemde kızar bana sinirlenir. beni suçlar. ben ayırdım sanki de benim barıştırmam gerekiyormuşçasına.
ben kendi istediğimce yaşamak istiyorum. ders çalışacaksam canım istediği için çalışmalıyım. dışarı çıkacaksam canım istediği için çıkayım. kısacası ben birşeyi yapmayı ya da yapmamayı canım istedi için ya da istemediği için yapayım ya da yamıyayım.
halbuki hayatım çok uzun zamandır böyle değil. birçok şeyi bir başkası yapmamı istediği için yapmak zorunda kalıyorum. çünkü içimdeki istek alındı. bazı şeyleri yapabiliyorum ama nadir oluyor.
onları da zaten ağız tadıyla yapamıyorum. hep bi başkasının yapmak istediğim şeylerde hah yapınca nolcek demesi o kadar bunlatmış ki beni. her hareketimde heh yapsam nolcek diyorum. eskiden arabayı alıp biryerlere gidip oradan manzaraya bakıp rahatlamayı hayal ederdim. şimdi arabam var ama dışarı çıkıp o yeri bulup gelmek beni rahatlatmaktan çok üzüyor isteksizleştiriyor. çünkü bu araba alındığında yalan söylendi. alındığında kredi çekilerek alındı ve öderken zorluklar yaşattı. alındığında masraf gerektiriyordu istediklerimden vazgeçip masraflarına para yatırdım. şimdi ise satmam gerekiyor. çünkü kendi isteğimle alınmadı. sürekli ilerde düzelir ilerde düzelir denildi. ilerisi geldi ne düzeldiği vaaar ne de benim düzelmiş olsa bile sürme isteğim var.
dışarı çıkmak evde durmak birşeylerle uğraşmak istemiyorum. ya da uğraşmamak istemiyorum. çünkü içimdeki istek heves ne denilebilirse bu konuda iste o kalmadı içimde. bunu yazarken bile istemiyorum. zaten kimseye derdimi anlatamıyorum. çünkü o kadar çok birikmişliği var ki içimde hatırlayamıyorum birine bişeyi anlatırken. araya da tonla laf giriyor hadi benim mutsuluğum yine yoksayılıyor. çok sıkıldım bunaldım.
kendimi bu işten nasıl kurtarırım bilmiyorum. yazdıkça da rahatladım. ama rahatlamak çözüm değil. rahatlamak sadece bu dertlerin su yüzüne çıkmasının ertelenmesi demek. yarın yine karşılaşıcam bunlarla. kitaba başladım endişe ve stresle başa çıkmak diye bi kitap. orada diyor ki yarın yine karşılaşıcam diye endişe etmeyin ne geçmişte kal ne de geleceği düşün. sadece bugünü yaşa diyor. doğru birşey dediği. ama ben bunu yapamıyorum ki. sürekli istemediğim ya da birbaşkasının istediği şeylerle yaşamak zorunda kalıyorum. evet kim böyle değil ki dimi. banane başkalarından. herkes böyle yaşıyor. herkes yaşıyor diye bende yaşamak zorunda mıyım. değilim istemiyorum. ben başa çıkamıyorum arkadaş böyle şeylerle. böyle şeylerle başa çıkmak ya da buna mecbur kalmak canımı çok sıkıyor hiç istemiyorum. beni öldürmeyen şey güçlendirirmiş. ben hergün bu şeylere karşı mücadele ederken gücümü kaybediyorum. böyle şeylere dayanmışım bak ne kadar güçlüymüşüm ki gücümü kaybediyomuşum diye düşünenler çıkar birilerine desem. bu nası bi mantık ya. benim gücüme güç katmam gerekirken güçlüymüşümde gücümü kaybetmem çok iyiymiş. bu nası bişi ya. daha iyisi olması varken niye daha kötüsü olsun diye düşünürüm hep. yukarda yazdıklarımda da böyle olmaması varken neden daha kötüsü oluyor derim. bir de şu var daha kötüsü de olabilir sağlık bozulabilir birini kaybedebilirsin. evet o daha kötüsü. gün gelecek bu da olacak. ya da olmuşta olabilirdi de. ama şuan şu günde bu olmadığına göre seviniyorum. ve başka bir kötü olayın olmasına da üzülüyorum.
neyse bunu burda bırakıyorum. abi sürekli yanıma gel sürekli yanıma gel. gelmiycem ya gelmek istemiyosam gelmek istemiyorumdur. ya niye algılatamıyorum istemiyorum ya istemiyorum. her istemiyorum deyişime tamam deniyor ama aradan 5 dk geçmeden bak istiyosan hadi kalk gel. lan gelmiyecem işte gelmiyecem. istemiyorum istesem zaten çıkar gelirim. iyi gelmiceğini düşünüp gelmiyecem ya gelmiyecem gelmicem gelmeyeceğim. başka nasıl anlatılır ki bu . nasıl anlatılabilir. gelsemde birşey değişmiyor işte. daha bugün görüştük ne değişti? hiçbirşey. çünkü gelmek istemedim. çünkü sürekli benim isteğim dışında bi yere çağrılıyorum ve gitmek zorunda kalıyorum. ama istemiyorum gelmek gitmek istemiyorum. isteklerim alındı elimden ya.
ha şimdide babam içerde yanına gitmiyorum diye de moralim bozuluyor.
istemiyorum ama gitmem gerekiyor diye düşünüyorum. yanlız bırakmakta gelmiyor içimden. istemiyorum ama istiyorum. kafayı mı yiyorum?

anlatım bozukluklarının ve imla hatalarının babasını yaptım biliyorum ama affola. içimi dökebileceğim tek yer burası gibime geliyor. çünkü içinde anneme babama ablama ve sevgilime dair suçlamalar yer alıyor. bunları onlara söylersem ne düşünürler bilmiyorum ama bana küsüp darılabilirler. anlamaya çalışıp anlamayabilirler. anlayadabilirler. çözümde bulablirler. çok sıkıldım çoook.

düşün ki o bunu okuyor

seni allah'a havale ettiğimi biliyorsundur zaten, belki de hakkımı helal etmeyeceğim tek kişi sen olacaksın.

vazgeçmek

eskiler vazgeçmek için ehven-i şer derler.
belki bir volkan ağzında kömürleşmektense ağır ağır yanma olduğu için.
kolay mı bir insanın teninden, sesinden, sevişinden kaçıp olabildiğince uzaklara gitmek?
değil....

böyle olduğu için zaten yazılmadı mı yüzlerce şiir, binlerce şarkı, onbinlerce satır?
yüzbinlerce kez vazgeçtiğimiz için göyünlerimize* içki şişelerini boşaltmadık mı?
tüm vazgeçenler bir araya toplansa dolmaz mı marmara denizi rakıyla?
o deniz rakıyla dolar da göyünlerimiz sevdanın sıcaklığı ile dolmaz bir saniye bile...

filmde diyor ya; gitmek cesaret ister ufaklık. gidecegin yer neresi olursa olsun.
sevdiklerinle arana mesefe girince. varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
vedalaşmakta zor iştir biliyor musun? oturursun geminin kıçına.
bakarsın sevdiklerine, gittikçe ufalırlar, ufalırlar, kaybolurlar
o zaman anlarsın işte. vedaşalmak asıl kalana değil, gidene koyar!

boş sözler etmeyin giden kaybedendir diye; giden yüreğini geriye bırakıyor, farkında değilsiniz.

sözlük yazarlarının itirafları

Özledim ama daha gücüm kalmamış. Sildim her yerden. Fotoğrafları kaldırdım başucumdan. Elinde çiçek kapı önünde hayal ettim ama hayaller gerçekler demeyeceğim. Empati yoksunu olduğunu bile bile devam ettim. Kimseyle konuşacak yeniden tanıyacak gücüm kalmadı. Daha yalnız hissetmedim kendimi.

sözlük yazarlarının itirafları

hala çocukken alınan o oyuncak tavşana sarılıp uyuyorum. Tam belki büyüdün ama içimdeki çocuk ölmedi ve onu hala çok seviyorum.

sözlük yazarlarının itirafları

bazen sadece her şeyi bırakıp çekip gitmek istiyorum.

allah der ki

allah der ki;

“kimi benden çok seversen onu senden alırım”….
ve ekler: “onsuz yaşayamam” deme,seni onsuz da yaşatırım.
ve mevsim geçer,gölge veren ağaçların dalları kurur,
sabır taşar,canından saydığın yar bile bir gün el olur,aklın şaşar.
dostun düşmana dönüşür,düşman kalkar dost olur,öyle garip bir dünya.
olmaz dediğin ne varsa hepsi olur……
“düşmem” dersin düşersin,”şaşmam” dersin şaşarsın.
en garibi de budur ya “öldüm” der,yine de “yaşarsın.
•••bazı şeyleri daha iyi anlıyorsun kitap...olgunlaşıyorsun.

sözlük yazarlarının itirafları

Nefes alamıyorum, kalbim sıkışıyor, sırtım ağrıyor ve midem ekşiyor. Bu kadar şeyin verdiği sıkıntıyla uyuyamıyorum da tabi. Anne olmak çok zormuş anladım. Daha anne olmadan anladım hem de. Bunları yazarken oğlumun attığı tekmelere de mutluluktan ağlıyorum zaten. Duygusal olarak baya karışığım.